NOTLARIM 4|Covid-19 ve Sağlıklı Kentlere Dair
Tarihsel süreç içerisinde kentler salgınlardan en fazla etkilenen alanlar olmuştur. Bunun sebebi; nüfus yoğunluğunun, kentsel hareketlilik ve etkileşimin, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerin kentsel mekanlarda yoğunlaşmasıdır [1]. 2019 yılında hayatımıza giren Covid-19’da bu savı doğrulamış, vakaların %90’ının kentlerde ortaya çıktığı tespit edilmiştir [2]. Kent planlama, kent sağlığının en önemli unsurlarından biri olan fiziksel ve sosyal çevreyi kontrol etmesi açısından sağlıklı bir kentin yaratılması açısından oldukça önemlidir [3]. Bu bağlamda Covid-19 sürecinde ve sonrasında kentsel mekanın nasıl yönetileceği ve değişeceği neredeyse pandeminin ilk günlerinden itibaren planlama literatüründe tartışılmaktadır.
Küreselleşen ve neoliberal politikalar ile büyüyen kentlerde ticaret ağları yoğunlaşmış, uluslararası turizm büyümüş ve gelişmiş, göçler artmış, ulaşım ve iletişim ağları büyümüştür [1]. Çin’inin Wuhan kentinde ortaya çıkıp, virüsün tüm Dünya’ya bu kadar hızlı yayılmasının temel sebebi de kentlerde yaşanan küreselleşmenin bir sonucu olarak görülmektedir [1] [2].
1986’da Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından başlatılan sağlıklı kentler yaklaşımı, kentlerin sağlık altyapısını ve kentsel sağlığı arttırmayı hedefler [4] [3]. Sağlıklı kent kavramı, Avrupa’da sürdürülebilir kent yaklaşımının merkezinde yer almaktadır [4]. Konut sağlığı, iklim koşulları, hava kirliliği, kamusal alan kalitesi, donatı ve rekreasyon alan eksikliği ve yol kalitesi gibi sağlıklı kent stratejilerini benimseyen kentlerin pandemiden daha az hasar aldığı görülmektedir.
Pandemi itibari ile kent planlama literatüründe ele alınan konular planlama disiplininde daha önceden tartışılmayan konular olmamakla birlikte Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler tarafından ciddiyetleri göz ardı edilmiştir. Nitekim şehir planlama tarihsel süreçte pandemi dönemlerinde daima sürece müdahale etmiş ve kentsel mekanlarda çeşitli dönüşümlere sebep olmuştur [1]. Pandemiler ve sağlıksız yaşam koşulları, şehir planlama ilkelerini uygulamak için tetikleyici bir güç yaratmaktadır.
Covid-19 sonrası şehir planlama literatüründe öne çıkan konulardan bazıları şunlardı:
· Kentin kendi kendine yetebilirliği bağlamında kentte tarımsal faaliyetlerin, hayvancılık ve balıkçılığın önemi,
· Pandeminin bir sonucu olarak artan tıbbi atıklar ve evlere kapanmayla artan evsel atıkların yönetimi,
· Yavaşlayan mal ve gıda akımı,
· Eşitlik; her bireye ev ve gelir gerekliliği ve temel hizmetlere erişim,
· Sağlık bir yaşam alanı için gerekli fiziksel koşullar.
Literatürde konunun ülke, bölge, kent ve mahalle ölçeğinde ele alındığı görülmektedir. Kendi kendine yetebilirlilik ve acil durumlarda kaynaklara erişim bağlamında konu üst ölçekte ele alınmıştır. Kent ve mahalle ölçeğinde en öne çıkan ve konsensüs sağlanan konulardan ilki ise kentsel mekanlarda yoğunluğun optimum tutulmasıdır. Türkoğlu sağlıklı konut alanları için ideal yoğunluğun hektar başına 350–400 kişi olduğunu söylemekte ve TAKS için 0,30 ve KAKS için 1,50 değerlerini önermektedir. Türkiye’de pandemiden en çok etkilenen şehirler hatta mahalleler incelendiğinde bunların en yoğun kent ve mahalleler olduğu görülmektedir bu bağlamda kentsel yoğunluğun kontrol edilmesi oldukça önemlidir [4].
Pandemide tekrar tartışılmaya başlanan ve eve kapanma gibi önlemlerin neticesinde eksikliğini oldukça hissettiğimiz bir diğer konu da yeşil alanlardır. Kent parkları, ormanlar gibi yeşil alanların varlığı bir kent için oldukça önemli olsada yürüme mesafesinde yeşil alanların kurgulanması gerekmektedir. Kişi başına düşen yeşil alan miktarının 7–10 m2 arasında olması yeterli olacaktır [4]. Yeşil alanlar bağlamında tartışılan bir diğer konu da toplumda farklı yaş grupların ihtiyaçları doğrultusunda yeşil alanların tasarlanmasıdır.
Yürünebilirlik yalnızca rekreasyon alanları için değil tüm donatı alanları için tartışılan bir konu haline gelmiştir. Bulaşı oranını azaltmak, daha az insanla karşılaşmak için temel donatı alanların mahalle ölçeğinde karşılanması oldukça önemlidir [4] [5]. 20 dakika mahalle modeli bu kapsamda Pehlivan (2021) tarafından değerlendirmeye alınmıştır. Karma arazi kullanımı destekleyen modelde kentlilerin hareketi denetim altına alınmakta kentsel ulaşımda kontrol edilmektedir. Model kapsamında güvenli bisiklet ve yaya yollarının varlığı oldukça önemlidir [5].
Ulaşım alışkanlıklarının pandemi süresince oldukça değiştiği görülmektedir. Toplu taşıma kullanımı bu dönemde düşmüş, araç kullanımında artış olsada bisiklet kullanımı artmıştır. Bisiklet kullanımı ve yürüme gibi eylemlerin teşvik edilmesi açısından bu durum bir potansiyel yaratsada özel araç kullanımında artış sağlıklı bir sonuç olmayıp pandemi sonrası toplu taşıma kullanımının tekrar desteklenmesi gerekmektedir [1].
Pandemi en çok düşük gelir grubunu etkilemiştir. Sosyal dışlanma ve ve sağlık eşitsizliğini doğrudan etkileyen mekânsal planlamaya bu bağlamda oldukça değinilmiştir [5]. Bunun sebepleri arasında;
· Tarım, endüstriyel ve üretim gibi hizmet kollarında çalışan iş gücünün sahaya çıkma zorunluluğu, düşük gelir grubunun toplu taşımaya bağımlı olması [1],
· Neoliberal politikalar ile özelleşen sağlık kurumlarına düşük gelir grubunun erişememesi [5],
· Yüksek yoğunluklu ve yetersiz açık alanlara sahip kentsel alanlarda yaşamaları verilebilir [2] [5].
Sonuç olarak Anayasa’nın 56. Maddesinde belirtildiği gibi her birey sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Literatürde sağlıklı bir çevrenin nasıl olması gerektiği sosyal, ekonomik ve fiziksel çevre bağlamında konunun uzmanları tarafından ortaya konulmuştur. Özetle; yerel ekonominin desteklendiği, eşitlikçi ve kapsayıcı, yoğunluğun optimize edildiği, hava ile temas kuran, karma arazi kullanım yapısına sahip, yeterli donatı ve rekreasyon alanına sahip, yeşil ulaşım modları ile ulaşımının sağlandığı kent sağlıklı kenttir. Yerel yönetimler dayanıklı olmak adına bu parametreleri yerel planlara entegre etmeli gerekli yaklaşım ve önlemleri almalıdır.
Kaynakça
[1] B. GÜNEŞ, «COVID-19’da Sona Doğru: Kentsel Mekânda Değişim Sorunu,» Sanat Ve Tasarım Dergisi, Cilt 1, №1, Pp. 109–138, 2021.
[2] Y. Çam, «Covid-19 Süreci Ve Kentsel Mekanlarin Kullaniminin Yeniden Planlanmasi,» İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , Cilt 4, №2, Pp. 67–69, 2020.
[3] E. DİNÇER Ve Ö. ÖZÇEVİK, Kentli Hakkı Olarak Kent Sağlığı Ve Şehir Planlama.
[4] H. TÜRKOĞLU , «COVID-19 SONRASI KENT VE KENT PLANLAMA,» Sağlıklı Kentler Birliği.
[5] H. PEHLİVAN, «COVID-19 Pandemisinin Derinleştirdiği Sosyo-Mekânsal Eşitsizlikler Ve Kentsel Alanın Yeni Dinamikleri,» Planlama, Cilt 31, №3, Pp. 352–360, 2021.